4 Temmuz 2009 Cumartesi

Bang


Babam taksiciydi. Bir gece, saat üç ya da dörtte bir sokaktan geçmek zorunda kalmış. 20 sene önce.Dar bi sokakmış.Karanlık,ancak tek bir aracın geçebileceği dar bi sokak.Sokağın ortasında bir masa varmış. Masanın başında da bir adam. Ne yapıyormuş biliyor musun? Çorba içiyormuş. İşkembe ya da kelle paça; sarımsaklar, sirkeler biberler.Tam bir masa. Her neyse. Babam taksiden inmiş,adama, "Ne yapıyorsun?" demiş.Adam hiç cevap vermemiş.Çekmiş tabancayı Bang! O yüzden, ne zaman dar bi yola girsem o yolda bir masa,masada da çorba içen birini görsem geri vites nallıyorum.


Yani Tabutta Rövaşata Reis le Zeki nin esrar muhabbetlerinden bir alıntı.
Unutmadan bu sahnede 2 ayrıntı var ki inanılmaz gerçekçi.
Esrar içen 2 adam birisi anlatıyo birisi dinliyo.Anlatan herkesin saygı duyduğu Reis.Dinleyen Zeki (kahvenin patronu) sanırım Zeki ninde saygı gösterdiği tek kişi Reis

1.ayrıntı yukarda yazdığım parçadan.Reis Bang dediği anda Zekide aynı sesi tekrarlıyo , aynı anda söylemeye çalışıyo.Psikolojik sebebi.Kafam yerinde,uçmadım seni anlayabiliyorum.

2.si aynı sahnede kafası binbeşyüz olan Zekinin çayı döktükten sonra ki tripleri.

İzlediyseniz ya da izlerseniz anlatmak istediklerimi daha net anlarsınız.Ammavelakin inanılmaz sahici olmuş bu iki ufak ayrıntı.Bu ayrıntı için yönetmen Derviş Zaim ya da sahne oyuncuları Tuncer Kurtiz (Reis) ya da Ahmet Çadırcı ( Zeki) ya da her kimse önünde eğiliyorum.Çok saygıdeğer bir nokta yakalamışlar.
Alınlarından , ellerinden , ayaklarından , böbreklerinden , dalaklarından nerelerinden yakalarsam öpmek istiyorum.

Öyle. :)


Ah Mahsun canım Mahsun...

Hiç yorum yok :