22 Temmuz 2010 Perşembe

Maaile


-Kişiliğim hakkında düzgün konuş,kişiliğimi anamdan ayırt etmem.
-Şu parayı bi alayım babamı bile tanımıycam.Baba demiycem.Ekber abi diyecem
-Ayakkabı varsa oynarım hacı.



Şu an sabahın köründe tekrarı var.Cevahir yatakta bir kızla beraber uyanıyor.Cevahir'in mutisi : Kızım konuşsana,çok mu yoruldun ? Hahay be :)


8 Temmuz 2010 Perşembe

İmitasyon


Hatırla Sevgili Deniz Gezmiş'i orjinalin sağlam kopyasıydı.Gerçi gelişmiş casting muhabbetleri içerisinde bu normal.İnsan insana.

Geçenlerde aklıma gelen bir ayrıntıyı sizinle paylaşmaya geldim.

Bir de 98 yılının Deniz Gezmiş'i , şimdiki CHP İstanbul il başkanı Berhan Şimşek abimiz...
Sırf boyu uzun diye Deniz Gezmiş yapmışlar Berhan ağabeyden ama inanın hiç olmamış.
Görünüş bakımınından hiç bir benzerlik bulamıyorum.Belki burçları aynıdır ondan böyle olmuştur diyorum ama bunu google'a yazacak cesareti bulamıyorum.


Her neyse işin tabii ki şakası.
Ama ağız dolusu gülmek diye buna derim :)

4 Temmuz 2010 Pazar

Aaa


Türk dizileri diyorum.

Gerçekten bıktık eli yüzü düzgün,Allahın sevgili kulu,Ailesel ayıplarını örtmeye çalışan,kardeşi sandığı kızın aslında kardeşi olmadığını öğrenip onunla aşk yaşamaya başlayan,100 tane cip'e sahip ağa babalardan.

Ya şu ağalı bağalı dizileri çekmeyin ya da kötü niyet yükleyin.

Hani gösterdiğiniz sözde ihtişamlı konakların,villaların Hadımköy de olduğunu bilmesekte hayran hayran izlesek.O da yok..

Sıkıldık.


Fiko'nun geçim sıkıntılarını,Nihat la arkadaşlığını,çocuklarına duyduğu sevgiyi,yaşadığı aşkları istiyoruz.Daha büyümedik.Ne olur gelişimimizi etkilemeyin...



Uçan da Kuşlara


Maaalum olsun.Ben kışı özledim.

Çok sıcak arkadaş.

Daha 2 gün önce gayet iddalıydım.''Bana farketmez aga uykum geldi mi isterse yorgan getir ört yinede uyurum bu havada'' diye.

Bana müstakbel bir vantilatör bulun.Öpüşüceğim.

Okuyom Ben Yaa!


Başlık malum o konuya girmeyeyim..

Öğrencilik güzel iş,sahibiyken kıymetini anlayacak kadar ...

Yanlız her noksanın üstüne örtü olmaya başladı bu sıfat canım sıkıldı..
Cem Yılmaz'ın dediği gibi : Bana mı okuyosun eşşşoolleşek :)

Bugun haberlerde gördüm.Kaçak et kesimini önlemek için AB standartı geliyormuş.Hayvanların GBT sine bakılabilecekmiş..

Her neyse kanalın acar muhabiri mangalcı bi genco bulmuş röportaj yapıyordu..Ne düşünüyorsun falan pişirdiğin etlerin sağlıklı olduğundan emin misin?

-Valla farketmez ben öğrenciyim dedi arkadaş.

===

Türkiye'nin tek profesyonel buz patencisi Tuğba Karademir bırakmış sporu..Sebep olarak Okuyom Ben Yaa! demiş.Okulunu aksatıyormuş :)


İlkokul 2'den terkedeydim keşke.

2 Haziran 2010 Çarşamba

2010 Manga


Bir Eurovision havası sardı öğlen öğlen...


Son yarışma da biteli hafta oldu.Yarışma sabahına kadar şarkıyı bile dinlememiştim.Zaten benim bu organizasyon da sevdiğim tek bölüm oylama bölümü ve bu esnada evde yükselen sesler ve içimden gelenler...Hadi ulan Gurbetçiler....


97'de Şebnem Paker ve elde edilen başarı.2003'te gümbür gümbür Sertap.Hemen arkasından Athena ki Athena gerçekten kazanmayı çok hak etmişti..Arada bir sürü yanlış tercih.Sonrasında yine Eurovision'a çok uygun olmayan ama katılmalarına çok sevindiğim Mor ve Ötesi...


ve 2010 Manga.


Trt'nin güzel bir hamlesiydi.Mtv Avrupa ödülü almış bir grup sonuçta Manga...

Oylamayı izleyemedim. 20. ülke şarkısını söylerken sızmışım.


Avrupa Bahis Bürolarında genellikle 1.lik için Azerbaycan-Almanya çekişmesi vardı.Bu kıstas Türkiye'yi pek şanslı göstermiyordu tabi...


Hani bir kahramanlık hikayesi yazıyorum gibi..Sanki birinci olduk.Olamadık ama her hangi bir dalgada birinci olamayıp 2.liğine helal olsun dedirten iş işkembeden değildir diye düşünüyorum.


Nihayetinde öyle böyle sonuçlandı.Yarışma öncesi olsun onlarda bizim evlatlarımız muamelesini az çok gören ve pek beğeni toplamayan Manga,Sahnede ışıl ışıl parlaklığıyla bu sözleri hak etti ve bence açık araydı...Bi de o kaynak ustası kız olmasaydı :)


Evet bu yarışmayı deli gibi seviyoruz.Ar namus yapıyoruz...Avrupada kimsenin umrumda değil bir biz Türkler bu kadar kastırıyoruz laflarınıda sevmiyoruz..


Bir gecelik hoşluk işte.


Çok teşekkürler Manga.
Bu arada iddaa ediyorum önümüzdeki yıl yarışmaya Şebnem Ferah katılacak.Temenni değil tahmin. :)

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Ortadoğu'da Malcı Tüccar Dallamanın Biri


Evet İsrail saldırdı.İnsanlık ayıbı,savaş suçu evet.Ne fayda neye fayda? NATO'ya posta koyan İsrail'i kınasan, kına yak desen nolur?

İş çığrından çıktı.
Dünya tarihinin en aşağılık liderlerlerinden biri olan Hitler'i anan cümleler ve -''keşke'' li cümleler.

Olaylar,duruşlar,duygular her şey birbirine girdi.

Nüfus çoğunluğunun Müslüman oluşundan başka bir benzerliği olmayan Filistin'in savunucusu olarak gösterilen ülke artık Türkiye.Ne soydaşları Araplar ne şunlar ne bunlar...

İyide nasıl ? Türkiye Cumhuriyeti devletinin yaptığı bir eylem değildi ki bu...Tamamen toplumsal bir oluşum.

Kötü mü oldu yani? Hayır kesinlikle.Sonuna kadar savunalım ezilen her kesimi.Sonuna kadar.

Peki Türkiye sıfatıyla damgalanan bu olay ve yaşananlar sonucu Türkiye isminin bu kadar aşağıya çekilmesine kimin hakkı var?

İsrail'in bunu yapacağını herkes biliyordu.Hükümette , şu da , bu da....

Tamam Devlet destekli değil ama çizilen karizma Devlet karizması oldu ....

Hem ne işi var orda el kadar bebeklerin?
Tamamen bir çelişki.
Savaş için ölmeye gittiyseniz bebeklerin suçu ne?
Siper olarak kullanıcaksanız -ki eminim böyle düşünen yoktur- İsrail bugüne kadar hiç bir bebeğe acıdımı?

Bir de ya bu acıları çeken ülke Müslüman ülke olmasaydı da Ayakkabı boyasına tapsaydı? Aynı delikanlılık yapılır mıydı?Sanırım bu soru zor cevaplanacak...

Her şey lanet bir çelişki barındırıyor.
Ama her şeye rağmen nefret edilesi.
Beklememeli.



Fotoğraf google görseller bla bla ...

30 Mayıs 2010 Pazar

Parola : Nihat Doğan


Tırnak keserken Nihat Doğan izlememek lazımmış bunu öğrendim az önce.Tırnaklara feci zarar zira...

Medya Kral ve değişik duygular.

Helal olsun Nihat Doğan da demeliymiş insan.
Biliyorum çok garip...

Öyle bir geçirdi ki Nihat Doğan
Ekşi sözlük kullanıcılarına....
Aman Allah!...

Aruz vezninde Edep dersi verdi.Vallahi Aruz veznindeydi...
Söylediği sözleri bulup eklemeyi düşünüyorum daha sonra

O an ekşi sözlüğün psikolojisi bozuldu.Yarı çöktü.

Tabii bolca saçmaladı da....

Sevmiyoruz artık şu sözlük muhabbetini.Uyuz olur insan gayr-i ihtiyari...
Nihat Doğan'ın geçirmesi, hem de bu kadar ....Bir börek çeşidi.


Neyse.

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Media


Eskilerde cuma Okan Bayülgen, Cumartesi Beyaz Program yapardı.Gerçi bu durum değişeli çok oldu.Zagayı kaçırmazdım.Disko kralını da.Şu dönemde yaptığı programın adı aynı mı değişti mi bilmiyorum ama eskisi kadar olmasa da yine takip ediyorum.Değişimlere alışmak zor benim adıma.Gerçi mantıklı ve gerekli değişiklikler iyidir...

Medya Arkası önceleri de vardı.Zaga döneminde Sadettin Teksoy geyikleri harikaydı..

Medya arkası yine medya arkası fakat eskisi kadar gözden yaş getirtmiyor galiba...Burda suç Okan Bayülgen'in falan da değil.Geçmişte de absürt durumlar gösteriliyordu şimdide öyle.Fakat şimdi amaç absürtlük önceleri ciddi olmaktı...Sarmamaya başladı haliyle.

Yani birinin yolda yürürken pantolonun aşağı inmesinin insanları güldürmesiyle bir başkasının hadi pantolonumu indiriyimde gülün demesi gibi.
(Tamam örnek çok kötü)

Gerçi hayatın genel giditaşı bu.

iyidir.

30 Nisan 2010 Cuma

Şu


'nu düşünüyorum.Bugünler de kendimle yüzleşmek adına sıkça fırsat buluyorum.Aslında boş vakitlerim çoğaldığından değil.Kişisel gayret diyebiliriz...

Evet bir şeyler için yaşıyorum ama bu şeyler uzak şeyler.

Mesela , ah lisede şunu yapsaydım bunu yapsaydım diyorum.Şu an üniversitedeyim ve üniversitede olmayacağım zaman da bu zaman için ah şunu yapsam diyicem.Malesef.

Diğer bir mesela , saç uzatmak ama saçını hiç taramamak.

Zor.

28 Mart 2010 Pazar

Atalav


Gel gönül giy şu hırkayı
Ariflerin dostu olmaz , olmaz
Bir meydan da bey olmazsa
O meydanın dest'i olmaz
Olmaz , olmaz.

===

Hırkanın ölümü temsil etmesi
Ölümün psikolojiyi tahrik etmesi
Fakat gerçekleşememesi.




* ATALAV - olmaz

Dinlemek için
www.myspace.com/alatav

Medium


Bir gün bir şeyler araştırıyodum.
Bir baktım bir sitenin tanıtım metni : Türkiye'nin ilk vergi levhalı medyumu.
Bildiğin vergi levhası.
Üstelik fotoğrafınıda koymuşlar
Üstelik ilk ve tek değilmiş bu adam hepsinin websitesinin girişinde var bu levhalardan
Nasıl bir şey ki bu ?
Neye göre vergi ödüyolar?
Vergi indiriminden yararlanıyorlarsa bu hangi şekilde acaba?
Ulan ne güzel iş.
Yasak değil mi bu iş.

Yada medyum u medium diye yazıp medium ölçüde manken arayan firmalarla çalışan bir şirketim var ona levha alıcam falan filan mı?


Hala kafam almadı.
Belki bir gün birisi bana anlatır.
Belkide yasaların fıkralarının bir komedisidir.
Ya da ben kasabım diyip levhayı alıyolar sonra bunu böyle mi kullanıyorlar?


Mesela bu iş yani falcılık , medyumluk İngilterede gayet yasalmış.Hatta gidip ben Falcıyım arkadaş dersen birazda tribe girersen bu iş sayesinde yaşama hakkı bile alabiliyormuşsun.

Çünkü orda ister evde ister iş yerinde fal bakıyormuşsun.Sonra fatura kesiyormuşsun.Yazar kasayıda bir yerine sokuyormuşsun falan filan oohooo...

Merhaba-2


Merhaba kelimesi , taşıdığı anlam iyidir fakat sürekli yeni başlangıçlar ya da tekrardan lar kötüdür.
Blog yazmak gerçekten çok keyifli bir iş fakat irade gerektiriyor.Çok tecrübeli bir blog yazarı değilim fakat bunun çok net farkındayım.Mesela ben yaşadıklarımı , kafama takılanları yazıyorum.Bir dönem her gün yazıyorum bazen 2 ay hiç yazmıyorum.2 ay yazmadığım dönem bir şey yaşamadığım ya da kafama bir şey takılmadığı manasına gelmiyor pek tabii ki.Burdada irade giriyor işte..

Blog yazma fikriyle alakalı artık biraz daha işi sıkılaştırma kararı aldım.Hem bu işin keyfini vücuduma nakledebilmek hem de yaşadığımı farkedebilmek içindir bu karar

Blog da bundan sonra güncel konular -Güncel bulduklarım.Yanlız bu kötü olabilir.Mesela 2004'te çekilen G.O.R.A filminin tadını 2009'da anladım.- , sinema , spor -Basketbol , Futbol- ve bilimum zart zurt konularla alakalı yazmaya çalışacağım.Bahis tahminlerimde olucak fakat güvenmeyin.

Belki ilerdi dönemlerde Blog daha özel bir alana kayabilir.Gerçi sınırlandırmayı hiç sevmiyorum kendimi.Gerçi sınır olmuycak yine.Bunlarla ilgili yazarım dediysem , bunlarla ilgili yazmayabilirimde.Sert'im ulan. ehe


Aklıma gelmişken bir bilgi veriyim.Bir ara Tekila içinde kurt diye bir olay vardı.Hakkaten varmış.Tekila'nın ağır ağabeyleri şişenin içine bir kurt atarmış.Kurtlu shot ıda masadaki en ağır ağabey atarmış...



Hadi eyvallah.

7 Ocak 2010 Perşembe

Bana Yaramaz


Yine sıkışmış gibi hissediyorum Ruhsal değil , fiziksel.Çok çok yıllar önce izlediğim bir film var şu sıralar Kanal D'de ''Asansör'' diye.Küçücük asansörde sıkışıp kalmış adam.İnanılmaz daralmış durumdayım.Empati bumudur ? Fiziksel anlamda sıkışıp kalmışlığı çokca hissediyorum.Sadece bu filmde değil bu tip konulu filmlerde ya da olaylarda Direk başım ağrıyor , sabrım kalmıyor Sıçtığımının.



5 Ocak 2010 Salı

AH




Arabalardan hiç anlamam.Hiç ilgimi çekmediler.Ah bir ehliyet alsam var ya ... şeklinde cümlelerde kurmadım hiç.

Fakat fotoğrafta olduğu gibi : Hızlı gitmesinden başka bir özelliğini istemediğim , yukarıdaki gibi bulutlu bir havada , kaymak gibi bir otobanda sürücü koltuğunun yanındaki koltukta uzun yol seyahati yapmaya bayılırım.Sigara içildiği için yarı açık cam ve o camdan gelen sert rüzgar sesleri.Kasetten ya da cd den sıkınıldığı için açılan radyoda - muhtemelen Trt - çalınan bildiğin ama normal zamanda hiç dinlemediğin müzikler.Mahmur gözler...Dışarıya atmaya çalıştığın küllerin üstüne gelmesi...Ayağının altında birşeyler olmasından dolayı çok rahat oturamaman...

İhtiyacım var.
Ah akıp gidiyor hayat.





Katil




-Tabi biliyorum suç işlediği için hapiste olan herkes Tatar Ramazan değil yani doğru tabiriyle kader mahkumu değil ama hepsine hak veremesemde en azından bir kısmına işledikleri suçlar için zaman zaman hak verebiliyorum , hak veresim geliyor...İnsanlarla yaşamak zor.Özellikle Taksim gibi insanların motif değiştirerek en kaba tabiriyle kendilerini yasal yollarla pazarladıkları yerlerde.Bir bok zannediyolar derler ya onun tam karşılığı.Kızdıran olaylara hiç girmiycem fakat kimsiniz ulan siz hey siz kimsiniz ama size kim nesikimsiniz diyesim gelmiştir.

-Birde şemsiye taşıyan insanlar.Öküzsünüz öküz.Mümkünse yağmurdan korkmayan ve haliyle şemsiye taşımayan insanların yaşadığı yerlerde yaşamak istiyorum.Bazı yerlere girince açılmıyordu şemsiyeler.Açılan şemsiyelerin giremediği yerlere bizler girmek istiyoruz .... :)


-Sugaraya zam geldi.Fahiş fiyat uygulayıcısı fahişenin torunları....

-Hiç zevk alamıyorum.

2 Ocak 2010 Cumartesi

Filler


Velhasıl...


-Anlamıyomuş numarası yapmayı bu aralar çok seviyorum.Aynı geyikler sıkmaya başladılar bu aralar beni.İnsanlara sus lan göt , salak , git lan eşşolusununoğlu gibi tepkiler veremediğimdendir uzaklaşıyorum çaktırmadan.Ya da salağa yatmak gibi bir şey bu.Daha iyi daha iyi.


-Cem Yılmaz diyorum.Sevmezdim 2 ay öncesine kadar.Aslında bu aralar hep bu konuyu düşünüyorum ve hep 2 ay diyorum.Yok aslında 5-6 ay olmuştur.2010 bile geldi.Bunu diyicektim.


-Tabii ki başka bir şeylerde diyecektim.Önceleri sevmezdim bu adamı yani Cem Yılmaz'ı.İnsanlarda var olan kanı bendede vardı hani kafamda öyle bir imge vardı.Onu sevmeyen insanlar derler ya - çok malca muhabbetler anlatıyo- bende sevmezdim ya herhalde malca olduğu için sevmiyorumdur falan derdim.Öyle değilmiş.Aslında bunu farketmem bir çoğunuzdan baya bir geç oldu kabul ediyorum fakat adam hakkaten malca şeyler anlatıyomuş.Yani bizi anlatıyomuş.Biz malmışız ( çok samimi söylüyorum) Gerçekten çok keyif veriyo bu aralar sigara molalarında onun şakalarını düşünmek ya da karşıma gelen insanlara anlatmak.


-Aslında hem okuyorum hem çalışıyorum.Öyle derbeder bir durum değil.Okulu sevmediğim için okula göre kısmen daha sevdiğim bir işle zaman öldürmeye çalışıyorum.Bu iş vesilesiyle geçen gün görme engelli bir kızla 10-15 dakika diyalog kurdum.Çok garip hisler hissettim.Yani hiç birşey hissetmedim.Hissediceğimi düşünüyordum ama hissetmedim.Aslında söyleyecek pek bir sözüm yok bu konuyla alakalı çünkü gerçekten bir şey hissetmeye çalıştım ama hissedemedim.Yaşamadığım şeyleri gerçekten algılayamıyorum.Görme engeli gibi ya da bir yakınım ölüm haberinin hissettireceği duygular gibi.


-Burcum Balık.Yükselenimde Balık.HAYIR bana acımayın !


-Filler geldi aklıma . '' Filler oynaşırken olan çimenlere olur '' gibi.


-Bizim cafenin facebook sayfasının duvarına lisesi çağlarında bir kızın '' bizim mekan yha x) '' gibi bir şey yazmasınada anlam veremedim.Anlayamadım bunuda çünkü hiç liseli kızda olmadım.


-Biraz sıkılıyorum.

28 Aralık 2009 Pazartesi

Çevreye Verdiğiniz Rahatsızlıklar-1


Ulan bazı insanlar
Felan diye bir şey yok
Falan o.
...

Aslında 2 konu var


Eski çöp kutuları mesela

Bizimkiler dizisinde Katil i canlandıran Aykut Orayın çat çut devirdiklerinden.Sonra Sabri bey gibi musibetler,Cafer gibi muameleciler...


Daha sonra Kocaman kapaklı demirden çöplükler.Kedilerin doğduğu değil doyduğu yerler.


Bir kaç senedir senedir çok acayip bişeyler var sokaklarda teknolojik basıyosun açılıyo atıyosun kapanıyo yani çok alegorik bir mekanizma.Sevmedim bunları hiç.Üstelik hayvanoğluhayvan diye tabir edebilceğimiz çöp arabaları çıkmış piyasaya.Nazi Almanyasını anlatan filmlerdeki gibi soğuk gelmeye başladı bana artık sokaklar.


Neyse



Esaretin Bedeli diyorum.Bugun kahve yaparken aklıma geldi bu film.Brooks Hatlen , yani kütüphaneci Brooks.50 yıl sonra dışarı çıkınca mektubunun sonunda Dünya gerçekten çok aceleyle hareket ediyor diyordu.Kendimi izlemeye başladım.1 bardaklık suyu son hızda kaynatıyordum.Kahve poşetini açıcak bıçak bulamadığım için 2 adım atıp çekmeden bıçak almayıp elimdeki çakmakla kahve poşetini yakmaya başladığımı farkettim falan filan


Kahve poşetlerinin üzerinde yazıyor ya tarifleri şöyle böyle yapın diye.Hani en iyi tadı alabilmek için.Bence bundan sonra acele etmeyin yeter yazsalar en güzel tarif bu olur heralde.


Bu arada kahve çekirdeği yemenizi tavsiye etmem , kötü.

Neden Körü Körüne Gidiyorum




Yahu Üzeyir abi sen neden hiç konuşmuyorsun ?
Bilmem , zamanında çok konuştum bi faydasını göremedim.Artık konuşmuyorum



Diye bir replik vardı Organize İşler filminde.Bizimkiside o mesele.Acaba Hepimiz Üzeyiriz diye Üzeyir taklitçiliğindenmidir yoksa Üzeyir olunmaz Üzeyir doğulur gibi bir meseledenmidir hayatımız aynen böyle zamanında çok suyuna gittik şimdi gidiyoruz Körün körüne.


İyidir iyi
Kaybetmek.

10 Kasım 2009 Salı

Organ Mafyası



Beyin says : Seninle güzel şeyler paylaşabileceğimizi umut ediyorum.
Diğer organlar says : ......


Hay




İnsanlar tarafından sevilmediğin paranoyası madam eder adamı.

Ya Bide doğruysa ?


Abov....


Galiba sevilmiyorum.Ya da kontağı düzgün kuramıyorum.Ya da akraba evliliğiyim anlamadım.
Çokta pipimde diyesim geliyor ama her zaman olmuyor.



-Hayat-




9 Kasım 2009 Pazartesi

Bulamadım Başlık


Yazmak mı yazmamak mı ? Ne yazmak hangi psikolojiyle yazmak muhakemelerini pek sevmem.Elimden geldiğince düşünmeden doğaçlama bir şekilde yazmak istiyorum.Düşünerek yazarsan ya da düşünürsen yazdığını o zaman kaygı gütmeye başlıyorsun.O da yazmamak durumunun en güzel destekleyicisi oluveriyor.

Gazeteci olmak isterdim mesela.Yazmak adına ama her şey o kadar kalıplaşmış ki.Ben gazeteciliğin 5n1k kuralını , devrik olmaması gereken cümlelerini ya da düzgün Türkçesini değil yazı yazma olanağına sahip olmak isterdim.Malesef şartlar öyle değil.Safya düzeninden , haber etiğinden haberin kendisini unuttuk.

İlkokulda öğretmenlerimizin bize mektup yazma alışkanlığı edindirmek istemesi gibi.Hani hatırlarsınız süslü kağıtlar , güzel zarflar yani güzel kalıplar.Gazetecilik öğrencilerininde hali böyle vahim işte.Haber yazmayı öğretiyolar , haber yapmayı değil.

Ondan sonra vay hain medya vay hain köşe yazarı.Kabahat o arkası kalkık adamın değil.Ona arkasının kalkma şansını verdiler o da haliyle kaldırdı.Kabahat kimde ? Medya Patronlarında mı? E o adam Medya Patronu diye Allah mı ? Hani Cumhriyet , Hani Ulusal Egemenlik

Tamam tamam hakikaten çok anlamsız konular bunlar.Konuşmaya bile değmez.

İnsan İnsanın Kurdu Bu Düzeni Kim Kurdu ?


30 Ekim 2009 Cuma

Zoor


Çocuk olmanın , genç olmanın ,genç olmamanın , geç kalmanın pek anlamı kalmadı sanırım.Neden böyle ? Acaba yüzyıl değişimini yaşamış bir nesil olduğumuzdanmı bu kadar arada kaldık?

Sadece büyümeye çalıştık.Sigara içmek için , alkol kullanmak ve yaptığımız absürt şeylerin bahanesini alkollüydüm böyle oldu diye demek için.Ya da takım elbise giymek gibi masumane dilekler için.Sadece büyümeye çalıştık.

Büyümemişiz usta.Sadece tüketmişiz.

Alkolünde sigaranında tadı kalmadı.Sıçıyım takım elbiseye.Şimdi ne yapıcaz ? Neyin hayalini kurucaz?

Çok zor
.

11 Ağustos 2009 Salı

Aykut ağabey

Kaybettik Bugün Aykut Ağabeyi.Kaybettik iyi yürekli asabi katili.Çocukluğumuzun kahramanıydı.Vatandaşa cart curt yok...

Çiçek Taksi dizisindede çabuk sinirlenen sert bir adamı canlandırıyordu.Aykut ağabey in saçı , bıyığı , kaşları , gözleri bu roller için bulunmaz bir nimetti.Kendiside bir nimetti.İyi adamdı çok iyi.

Hayat garip söylenecek çok şey var.Bir tarafta Aykut ağabeyi görüp diğer tarafta şu anda televizyonlarda yayınlanan magazin programlarına ya da 35.haber olarak bu ölümü gösteren ana haber bültenlerine , hiç birine bir şey söylemiyorum.Aykut abinin anısı hatrına susuyorum.

Sevenlerinin,Bizimkiler müdavimlerinin,Türk Tiyatrosunun,Ailesinin,herkesin başı sağolsun.




4 Ağustos 2009 Salı

Merhaba


Bloga uzun süredir birşeyler yazmadığımı farkettim.Ne yazsam diyede bilemedim.Yüreğimin götürdüğü yere gideyim.

Merhaba ne kadar güzel bi kelime aslında.Merhaba diyince benim aklıma hep güneş gelir.Merhaba kelimesi en çirkin ağızlı insanı bile çok sevimli gösterir.Selam kelimesi bana kısa simsiyah saçlı esmer bir kadını hatırlatıyo nedense.Başında siyah bir güneş gözlüğü , esmer teni , kollarında ufak bir iki tane ben.Üstünde siyah kolsuz bir giysi.Altında mavi bir kot.Ayağında yazlık siyah ama topukları böyle sarı gibi renkte olan bir ayakkabı.

Nerden çıktı bu diye sormayın , sadece anlık hayal gücü.

Bugünlerde sürekli evde olduğum için her saniye aklımdan bir sürü şeyler geçiyor.Hatta uyurken bile çeşit çeşit rüyalar görüyorum

Dün gece ilgimi çeken bi kızı gördüm rüyada.Gerçi onu 2 gecede bir muhakkak görüyorum ama olsun.Dünkü rüyada msn de konuşuyoduk.Bana film müziklerini çok sevdiğini söylüyodu.Ben ona bununla ilgili albümler yolluyodum.Ne anlamı var acaba bunun.Kesin kısmet , haneye bereket , gömleğe kravattır ...

Ben aslında milliyetçi bi adam değilim.Hatta sıkı şekilde anti-milliyetçiyim.Gerçi bu olay bizim ülkemizde anlaşılmıyor.Direk vatan hainli sıfatı takılıyor.Ya sev ya heredot.Biz bu ülke için canımızı veririz siz moskovaya gidin...Ama öyle değil ağalar beyler.İnsanoğlunun kaybettiği en büyük nokta rahmetlinin söylediği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak.Dolayısıyla cahil cesareti.Poh poh.Galeyan...Türk milliyetçiliğine karşı çıkıyorsak aynı zamanda Kürt milliyetçiliğine , Hint milliyetçiliğine , Zambia milliyetçiliğinede karşı çıkıyoruz...Tamam terkederiz ülkenizi zaten artık yaşanılacak gibi değil...

Geçenlerde İstiklal Caddesinde bir Alman Turist öldürüldü bildiğiniz üzre.Öldüren çocuk omuzlarının duruşundan saç kesimine giydiği t-shirt ün kollarının boyundan ve kalçasının pozisyonuna kadar tam bir Doğulu Tarlabaşı sakini...Diyolar ki ağaya Neden öldürdün? -Canım bugun Hristiyan öldürmek istiyordu...Buna karşı tepkimiz kro , cahil , amkafa olmamalı bence.Fikrimce olay şudur.Tamam bu çocuk cahil , bilgisiz bir tinerci.Gitti adamı öldürdü.Ama neden bu cevabı verdi ? Basit , bu adam gördü Ogün Samastı vesayreyi televizyonda.Olayı kafası Bir Türkün bir yabancıyı öldürmesi olarak algıladı.Bütün yabancılarıda Hristiyan zannetti.Sonrasında Ogün Samast'a yapılan vatansever yakıştırmalarınıda gördü...Olay bu.Sadece bu.


Ha bu arada Ege gene kaynıyo.Egedeki tarafsız 100-200 adadan birine çaktırmadan asker çıkarmış , ufak bir karakol kurmuş Yunanistan.Sanırım Kara ydı adanın ismi.Bakalım neler olucak.İkinci bir kardak olayı yaşanmaması temennimiz.Yaşanacak ve bunun ilerleyen yıllarda filmi yapılacaksa nolur tekrar Özcan Deniz oynamasın.Fatih Ürek oynasın.En azından onda boru gibi ses var.Özcanın ses olmuyo kahraman bir asker için.


Uzun bir süredir evden çıkmadığım için sigara yasağı muhabbetinin pek tadına bakamadım.Sadece 2-3 kere yere izmarit attım...
Birden aklıma geldi.Ben ilk sigaraya yanılmıyorsam Lise 1 sonu ya da Lise 2 başında başlamıştım.İlk içtiğim sigara Viceroy ya da öyle bişeydi.Evde bulmuştum.Hiç hoşuma gitmemişti ama bir haz vermişti.Sonra bi tane daha bi tane daha ....İlk zamanlar Malboro ve Camel den aşağısını içmiyodum.Para boldu.İlk zamanlar günde rahat 2 paket içiyodum.Sonraları sigara kalitemde ani bir düşüş oldu.Önce Winston hemen ardından yaklaşık 2 sene Samsun 216 içtim.Gerçi çok severdim Samsunu.Eskiden güzel sigaraydı.Lezzetliydi yahu yemin ederim...Sonra Samsun bozuldu.Üstündeki numaraları bile kaldırdılar.Hala daha çok kötü Samsun.Sonra 2-3 ay Lark içtim.Hala şaşıyorum nasıl içebiliyomuşum diye.Sigarayı bıraktırır adama o Lark.Tabi bu dönemlerde West Gri , Winstonda içtim.Son 1 senedir genellikle Winston Light içiyodum.Artık vazgeçtim.West içiyorum.Param yok.Malboro , Muratti , Lark ve Maltepe hakkaten çok kötü sigaralar.Hiç sevmem...

En son bira içtiğim barda biradan tiksinmiştim.Bayadır içmiyorum.O zaman sigara yasağı yoktu siz düşünün artık zamanı...Soğuk bir bira iyi giderdi şu anda



Bu arada Siyasiyabend'in O-yalan şarkısını çok beğendim.Dinlemek isteyenler www.siyasiyabend.com a girip diskografi bölümünden indirebilirler.


Neyse
Ben gideyim.

26 Temmuz 2009 Pazar

Vaha


Kritik bir gün
Umarım kutumdan çıkıcak bu gün 500 bin :)
Umarım bu gün buluruz çölde vaha

Allah Utandırmasın.


25 Temmuz 2009 Cumartesi

Palövra


Facebook a bi video düştü.Hülya mıdır Fulya mıdır bir kız sözde sevgilisinden intikam alıyormuş.Onun eşyalarını gittigidiyor.com da satıyormuş


Palövra efendim hemde ballı kaymaklısı
.
Sakın inanmayın bu yalana.Bu olay gitti gidiyor pazarlama şeflerinin büyük başarısıdır.
Ne güzel yaptılar reklamı ama.
Sitenin hitleri tavan yapmış durumda

Kutlarım bu zekayı valla.



Yasağınızada Sizede


Yasakladınızda ne oldu?Ha?Medeniyet yolunda önemli bir adımmı atmış olduk?Ha?

İçmeyenin özgürlüğüymüş.Tamam içenin içmeyeni rahatsız etmeye hakkı yok ama bu işi namus belası yapmanın anlamı var mı ?

İçenin özgürlüğü nerde ?Nerde kişi hürriyeti ?

Sigara zararlıysa cola da zararlı.İkisinide çok içersen ciddi zarar verir.Yasaklasana colayıda.

Ya da duman avcısıysan avlasana egzoz dumanınıda!Boğuluyor İstanbul...

Neresinden tutsan elinde kalan , amaçsız bir yasa bu.

Birde içmeyenlerin verdikleri tepkiler var.Hastanızım.Umarım bir gün sizde bir şekilde kısıtlanırsınızda görürsünüz Tanrının sevgili kulları...

Cafe-bar-Pavyon-Kahve-Lokanta hepsi topu atar yakında.Ne olucak onca çalışana.Bugun televizyonda bir işletmeci : ''Böyle giderse kapatıcaz mekanı , başbakan öder artık işsiz kalan elemanlarımın maaşlarını ''dedi.

Barda sigara yasağı eşittir alkol tüketiminin azalması denklemini yabana atmamak lazım.

Birde İrandaki şu namus koruyucularımıdır nedir -var ya sokaklarda hani kot pantolon giyenleri kırbaçlıyolar-onlar gibi denetleyicilerimiz var.Ellerine güç masturbasyonu yapmak için fırsat geçti ya köklüyolar iyice.Vurun kahpeye !

İran örneğide nerden aklıma geldiyse...

Ulan doğru düzgün bi hayat yaşatmıyosunuz bari ölüm şeklime karışmayın be

Neyse.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Faşizm


Nba'i takip edenler hemen tanırlar bu ismi Tim Duncan.Zira kendisi Nba in yaşayan efsanelerindendir.Tanımayanlar için hemen bir özet geçelim.Bu beyefendi San Antonio Spurs takımının uzunudur.Bir çok başarı ve şampiyonluk kazanmıştır.Herkes ona büyük saygı duyar.

Şimdi bu beyefendinin bir özelliğinden bahsedicem.Nba in durdurulamaz oyuncularından olduğu için onu savunan çoğu oyuncu haliyle ona sertlik uygularak yıldırma taktiği uygular.Tim bu konuda çok profesyoneldir.Sert bir faul karşısında yere düştüğü zaman ayağa kalkar , rakibinin bir kere başını okşar ve gider.Bu çok profesyonelce bir harekettir.Orda tepki verse , o da saldırsa bu rakibini amacına ulaştırıcak , kendi sinirlerini bozucaktır.Tim tahrik olmayarak hem kendini kurtarır , olması gerekeni yapar.Bu yüzden maçlarda teknik faullerle saha dışına atılmak zorunda kalmaz.

Birde Rasheed Wallace'dan bahsedelim.Duncanla aynı pozisyonun oyuncusudur ve yetenek olarak Tim den hiç bir eksiği yoktur.Eğer bir maçta karşı takım oyuncusu Rasheed e sert bir faul yaparsa o hemen kalkar ve rakibiyle kavgaya tutuşur.Bu hareketleri ona her zaman pahalıya patlar.Çoğu zaman bu yüzden oyun dışına atılır.Tim den hiç bir eksiği olmamasına rağmen asla onun yakaladığı saygıyı ve başarıyı yakalayamamıştır.


Şimdi bu konunun faşizmle alakasına gelirsek.''Banane kardeşim , adam bana vurucak ben ona vurmuycam insanlık bende kalıcak.Yok ya''Zihniyet bu.

Milletler arası zihniyette bu.
Herkes Rasheed Wallace gibi düşündüğü için hala boku bokuna insanlar ölüyor , acı çekiyor.
Ama her zaman Tim kazandı,Rasheed sürünüyor.



Neyse.

16 Temmuz 2009 Perşembe

Milletinkiler


Ben anlamıyorum yahu...

Nasıl yani nasıl ? Ne yapar bu milletin vekilleri....

Göbekli , gözlüklü bu aristokrat ağalar ne işe yararlar ?

Şaka gibi yahu şaka gibi.Hiç bir özellikleri kalmamış sadece öylece takılan , gerçekten abartmıyorum sadece öylece takılan bu adamlar , adam! başı 1000 küsür tl sağlık harcaması yapıyormuş her ay.Her ay adam başı 1000 küsür tl.Napıyo bu adamlar ? Her ay kanser mi oluyolar ? Ya da her ay 2-3 MR çektirip bunları Facebookta profil fotoğrafımı yapıyorlar?

Hiç bir iş yapmıyolar hiçbir iş.Tekrar söylüyorum hiçbir iş!Geçen senelerde bu adamların ne iş yaptıklarına dair çok güzel bir örnek çıkmıştı meydana.Akp hükümetinin verdiği bir yasa teklifi vardı.Klasik mecliste yasa teklifi tartışıyolar.Meclis bomboş.Hepsi dışarda çay içiyor.Oylama vakti geliyor hepsi hurra salona geliyolar.O kadar alakasızlar ki Hayır oyu kullanıyolar ve kendi verdikleri yasa tasarısını reddediyolar.Bu hayır oyunun anlamı politik bir duruş değil ha aman duruş , doğruluk muhabbeti olarak anlaşılmasın.Adamlar bihaber.


Çok alakasız bir durum var ortada malesef.Hiç bir şeyden haberleri yok ağaların meclisi çay bahçesi olarak kullanıyolar.

Üstüne 10bin e yakın maaş alıyolar ..
30 çeşit yemeği 500 kuruşa yiyorlar(Yanlış anlamadınız yaklaşık 2-3 sakız parası)
Birde yemeği yedikten sonra arada mecliste kavga ediyolar.Ohh sporda bedava.Eheh

Gözümüz yok bari işinizi az çok yapın demiyorum ben.Yıllarca dedikte noldu.Evet gözümüz var.Arkadaş gelin çıkın delikanlı gibi itiraf edin.Biz bu işten anlamıyoruz bırakın takılalım öyle ismimizde Milletin pişmiş kelleleri olsun diyin bitsin.

Hey gidi hey be.

Soyut Pilav


Neden soyutlar ki kendini kendi familyasından?

Yeni olan herşey ilgi çeker.İnsan kendini bundan ilk etapta soyutlayamaz çoğu zaman.Olayın yeniliği ve dolayısıyla o ilk heyecanı geçtikten sonra farkeder insan göz boyama dünyasının varlığını.

Sonra pişman olur.Gözündeki boya akınca pişman olur.Vay ben ne salakmışım der kendi kendine.Sonra korkar tekrar pişman olmaktan ve sonra soyutlar kendini var olanlardan.Yani yeniyi kaldıramaz.İstemez.Her an hazır ve nazır olmak ister.Her an ama yani...

Neyse

Ben gideyim.

14 Temmuz 2009 Salı

Green


Biraz Huzura
İhtiyacım var
Biraz arınmaya


Yeni bir İnsan
Yeni bir Lisan


12 Temmuz 2009 Pazar

Keşke


Sen yeter ki iste.Gideriz , kaçarız

İnsanları nasıl buluyorlar biliyormusun?Evlerine döndüklerinde.Kaçan insanlar şu ya da bu şekilde evlerine döner ve yakalanır.Kaçıcaksan bi daha dönmiyceksin.Evine asla dönmiyceksin.

Gidicez,sürekli gidicez.Tanrının bile unuttuğu yerlere.Yolun bizi götürdüğü yere.Hiç Philadelphiadan batıya gitmedin dimi?Çok güzel yerlerdir Monty.Çok güzel topraklardır.Farklı bir dünya gibidir dağlar , tepeler , sığırlar , çiftlikler ve bembeyaz kiliseler...

Bir keresinde annenle batıya gitmiştik.Sen daha doğmamıştın.Brooklynden Pasifiğe 3 günde gittik.Ancak benzin , sandvic ve kahveye yeticek kadar paramız vardı.Ama başardık.Her erkek , kadın ve çocuk ölmeden önce çölü bir kez görmelidir.Kilometrelerce çevrende hiç bir şey olmaz.Sadece kum , kayalar ,kaktüsler ve masmavi gökyüzü...Tek bir canlı göremezsin.Sirenler çalmaz.Araba alarmlarıda.Kimse sana korna çalmaz.Sokaklara işeyen , küfreden insanlar yoktur.
Çölde sessizlik vardır.Çölde huzur vardır.Çölde Tanrı vardır.

Batıya gideriz.Küçük , güzel bir kasaba bulana kadar gideriz.Çöldeki kasabalar , o kasabalar neden çöldedir biliyormusun?İnsanlar başka bir yerden uzaklaşmak istediği için.Çöl yeni bir başlangıçtır.Bir bar bulur ve içki ısmarlarız.2 yıldır hiç içki içmedim ama seninle 1 tek atarım oğlum.Oğlumla son bi viski içerim.İçkinin keyfini çıkararak içersin.

Sonra ben giderim.Bana hiç yazmamanı söylerim.Hiç ziyarete gelmemeni.Bu hayatta olmasada günün birinde annen ve benimle cennette bir araya geleceğimize inanmanı söylerim.

Bi yerde 1 iş bulursun.Nakit ücret ödeyen bir iş.Soru sormayan bi patronun olur.Kendini yeni bir hayat kurar ve asla dönmezsin.Monty insanlar seni seviyor.Bu bir armağandır.Gittiğin her yerde arkadaş edinebilirsin.Çok ama çok çalışırsın , başını eğer dikkat çekmez çeneni kapalı tutarsın.Çölde kendini yeni bir yaşam yeni bir dünya kurarsın.Sen bir New York lusun.O asla değişmiycek.New York senin kanında var artık.Hayatının kalanını batıda geçirebilirsin ama sen yinede New York lusun.Arkadaşlarını , köpeğini özliyeceksin.Ama sen güçlüsündür,sende annenin iradesi ve metaneti var çünkü.Sende onun gibi güçlüsün.

Doğru insanları bulur yeni belgeler hazırlatırsın.Bir sürücü ehliyeti...Eski hayatını unutacaksın.Çünkü dönemezsin , yazamazsın , arayamazsın.Geçmişi unutmalısın.Kendini yeni bir yaşam kurmalı ve onu yaşamalısın.Beni anladın mı ?Hayatını olması gerektiği gibi yaşarsın.Belkide - bu biraz tehlikeli ama - belkide bi kaç yıl sonra Naturel i yanına çağırabilirsin.

Bir aile kurar ve kendi çocuklarını yetiştirirsin.Duyuyormusun onlara iyi bir hayat sağlarsın Monty.İhtiyaçları olan sevgiyi verirsin.Bir oğlun olur , belkide ismini James koyarsın.Güzel güçlü bir isimdir.Hatta belki bir gün bundan yıllar sonra ben ölüp biricik annenin yanına gittikten çok sonra aileni karşına alır ve onlara bütün gerçeği anlatırsın.Kim olduğunu ve nerden geldiğini , olan biten herşeyi anlatırsın.Sonra onlara ne kadar şanslı olduklarını biliyorlarmı diye sorarsın.




Keşke Monty keşke...


10 Temmuz 2009 Cuma

Acı


Soyumuz eskiden Güneşe tapardı ,sonra başka şeylere , şimdi başka şeylere...

Nedendir bu değişim?

Sanırım insan geliştikçe taptığı şeyde gelişiyo ( geliştiriliyo)
.

Mesela Eskiden Güneş e taparlardı. Neden? Heralde Tanrılık babadan oğula geçtiği için değildir ya da 49 yıllık Tanrılık hakları ihaleyle alınmıyordur.Eğer öyleyse zaten yandık 10 yıla kalmaz Doğan Holding o ihaleyide alır ...


Güneş , o dönemde karşılaştıkları ve varlığını nedenini sonucunu açıklayamadıkları en güçlü şeydi.Bükemedikleri bileği öptüler yani.


Mesela Horus ...
M.Ö 3000 civarlarında ki Mısır Güneş Tanrısı.

Güneşin hareketlerini gözleyip bunun sonucunda Tanrılarıyla ilgili çeşitli çıkarımlar yaparlardı.

Horus Güneş i ve ışığı temsil ediyordu.

Düşmanı Set .
Karanlığı temsil eder.

Buna göre insanlar Horus ve Set'in sürekli savaştıklarını ve bunun sonucunda Güneş doğarsa Horus ın kazandığını , Karanlık çöktüğü zaman Set'in savaşı kazandığını düşünürlerdi.



Şimdi herşey daha gelişkin.Bununla paralel Tanrıda gelişti. Bir bağlantı kurucak olursak.O zaman Güneş açıklanamıyordu Güneşe taptılar E şimdi bizde bu düşünceler böyle söylendiği için böyledir diyoruz.Bir dayanağımız neden sonucumuz yok yani.


Neyse gayet karışık konular bunlar zaten ama ben kaygılıyım.
Şimdi bizler Güneşe tapanlar için vay be ne enayilermiş diyoruz ya ...
Bundan yüzyıllar sonra bizim devrimizde inanılan şeyde çürütülürse
Daha modern bir Tanrı var olursa?Mesela teknoloji gelişimi paralel Nanoteknolojik bir Tanrı?
Torunlarımızın torunlarının torunlarının torunları bizim hakkımızda vay be ne enayilermiş derlerse?

Ben yaşayamam.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Redrose


Son yıllarda Türk sinemasında bir türkücününmü desem popçununmu bilemedim ama ismi çok ön plana çıktı : Mahsun Kırmızıgül.

Aslında bunu genel hayat denklemine kurarsak nedeni çok ta uzakta değil.Para var Huzur var.Para var zevk var.Para var duyarlılık var.Para varsa herşey var.Geçtiğimiz kış bunu bir örnekle iyice anlayabilmiştim.Bir eskici dükkanının önünde yüzlerce eski kaset vardı.Tanesi 1 liraydı. Düşünsenize bok gibi paranız var , giriyosun dükkana alıyosun hepsini koyuyosun evinde dolaba. Evine gelen , ulan ne zevk sahibi adamsın be helal olsun ! diyo.Zevk sahipliliği değil bu para sahipliliği.

Aslında diğeri neder diye düşünmek yanlış.Malesef çoğu zaman ne der diye düşünüp buna göre hareket ediyoruz.Bu olmamalı.Bu türlü düşüncelerden uzaklaşmak ancak sağlayacaktır tamamlanmışlığı insanoğlunda.

Neyse gelelim Mahsun'a.Adamda para var , çekiyo filmini sonra ay Mahsun neymişsin sen.Bu düşünce ilk filmi Beyaz Melek i izledikten sonra kaplamıştı beni.Evet huzur evleri , malesef yaşanıyo bu kötü durumlar anlatılması güzel...Fakat böyle bir film olamazdı.Bir düşünce yakalamışlar ordan insanların duygularını kurutana kadar girmeye çalışmışlar içeri.Filmde hiç bir olay yoktu.Film olması için bi olay olması ve insanların bunun sonucunda bu fikre ulaşmaları lazım sanırm.Ama bu filmde evet huzur evlerinde böyle bi kötü durum var hadi ağlayın denmişti.Olmamıştı ve Kırmızıgül'e baya saydırmıştım.

Geçenlerde 2.filmini izledim.-Güneşi Gördüm-Çok ama çok güzel bir filmdi.Konusu , gelişen olaylar , oyunculuk , durumlar ...Takdir ettim bu sefer Kırmızıgül'ü.Bu sefer olmuş dedim.Durumun siyasi boyutunu tamamen insancıl yönüyle anlatarak özünü bulmuş.Bu da gerçekten çok iyi olmuş.Emeğinize sağlık.Çok etkilendim ben.Herkesede tavsiye ederim.


Bu arada 3.filmini çekiyomuş Mr.Redrose


Neyse ,

Ben gideyim.

7 Temmuz 2009 Salı

Dırıdırıdırıdıı



Dinlediğim en güzel melodi Hayko Cepkin - Fırtınam - galiba ...
Dinlerken sanki kusmuğunda boğuluyosun ama çok huzurlusun
Bu melodi ilkokularda tenefüs zili olsa ya . Sonra hepsi 3. sınıfta alkole başlarlar.ahah


Bu arada Haykonun albümlerdeki cok agir sarkilari konserlerde biraz farklı , daha hareketli tonlarda sunması inanılmaz keyifli.

Meraklısına Fırtınam ın konser kaydı :
http://www.youtube.com/watch?v=tBYGggjsSQI&feature=related

Aradaki farkı görüceksiniz.
Çok iyi çok.

Zagrep Radyosu



Önce dişlerimiz döküldü
Sonra saçlarımız
Ardından birer birer arkadaşlarımız
Şu canım dünyanın orta yerinde
Bir başına yapayanlız
Kırılmış kolumuz kanadımız
Tatlı canımızdan usanmışız.


5 Temmuz 2009 Pazar

Hollanda



Hollandada yaşamış , yaşayan , geçerken uğramış bir Hollanda ineği arıyorum.Aman Hollanda insanı.Var mı bilgisi olan ?


Hayal-Oldu


Unutulmasın

Hayaloğlu bir Ahmet Kaya sorusu üzerine : ''
şarkılarının yüzde yetmişini, yaşamının yüzde ellisini, rakısının yüzde otuzunu, eşyasının yüzde onunu, parasının yüzde birini, yar yanağının yüzde sıfırını...'' paylaştık demişti.

Ne güzel şeymiş şu dostluk.
Ama en kötü günümde yanımda olan kimseye anlatmadıklarımı ona anlattıgım gerçek dostluk mıy mıy mıy olanı değil..

Hayal bile edilemiycek Kaya gibi bir dostluk.
Şimdi ikiside yoklar.Hayalin oğluydular , Hayal oldular.


Bira Muhabbeti


# Müşteri olarak gelen ve garsona 33'lük ya da 30'luk diyiceğine 0.3'lük diyen marjinallik masturbasyonu yapan karının içine ediyim.

Keza biranın içine oluk oluk su boşaltan müesseselerinde.Sıçıyım sizin ucuzluk anlayışısınıza. Sonrada insanlara ar namus ayağı yaparsınız.Sizin şerefinize sıçıyım.
Biraya su ya da ne zırıltıysa katan müesseseleri deşifre edelim derim.

Kemal Sunaldan bir alıntıyla bitirelim.

Bakın bizim mahallenin başında,köşede Papağan Rüştünün benzin istasyonu var.Benzine su katıyo.Demin bahsettiğim kasap Hayri var ya ete neler katıyo neler.Bakkal HacıRüstem var.Hacı oldu dalaverayı bırakır dedik OoOo şimdi herşeye bi şeyler katıyo.Hava gazını açıyosun içine hava katmışlar.İlaç alıyosun kireç katmışlar.Efkarlanıyosun rakı alıyosun , rakı yok.Diyiceğim herkes herkese bi kazık atıyo.Sonra kendi canı şu kadarcık yandımı veryansın ediyo.Basıyo yaygarayı.Hepimiz birbirimize bi kazık atarsak nasıl düzelir bu işler?Ben derim ki karşılıklı olarak saygılı olalım haklarımıza.

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Ahmak


Rahat adam sıfatını karşısındakileri salak yerine koyarak kazanmaya çalışanlaradır sözüm.
Rahat derken , takıntıdan arınmış ya da her neyse.


NedeZor


Ne olurdu Tanrının EN sevgili kulu ben olsaydım.
Gerçekten çok ihtiyacım var buna.

Bencillikse bencillik...
Mesela bastığım akbiller hiç bi zaman boş çıkmasa.2038 yılına kadar yeticek dolulukta olsa.
Mesela Mesela...

Film olmak


Nedir bir film karakteriyle kendini özleştirmek?

Filmlerde A,A'dır.Yani duygu,trip,his neyse o verilir.Kötüyse kötü iyiyse iyi.Ama orda verilir.

Fikrimce film karakterinden çok etkilenmek karaktersizlik değildir.Filmlerden en çok etkilenenler en çok sineye çekenlerdir.

''Aaa bu benim duygum düşüncem lan , ne güzelde anlatmış herif'' // Kaba bir tabirle...


Bang


Babam taksiciydi. Bir gece, saat üç ya da dörtte bir sokaktan geçmek zorunda kalmış. 20 sene önce.Dar bi sokakmış.Karanlık,ancak tek bir aracın geçebileceği dar bi sokak.Sokağın ortasında bir masa varmış. Masanın başında da bir adam. Ne yapıyormuş biliyor musun? Çorba içiyormuş. İşkembe ya da kelle paça; sarımsaklar, sirkeler biberler.Tam bir masa. Her neyse. Babam taksiden inmiş,adama, "Ne yapıyorsun?" demiş.Adam hiç cevap vermemiş.Çekmiş tabancayı Bang! O yüzden, ne zaman dar bi yola girsem o yolda bir masa,masada da çorba içen birini görsem geri vites nallıyorum.


Yani Tabutta Rövaşata Reis le Zeki nin esrar muhabbetlerinden bir alıntı.
Unutmadan bu sahnede 2 ayrıntı var ki inanılmaz gerçekçi.
Esrar içen 2 adam birisi anlatıyo birisi dinliyo.Anlatan herkesin saygı duyduğu Reis.Dinleyen Zeki (kahvenin patronu) sanırım Zeki ninde saygı gösterdiği tek kişi Reis

1.ayrıntı yukarda yazdığım parçadan.Reis Bang dediği anda Zekide aynı sesi tekrarlıyo , aynı anda söylemeye çalışıyo.Psikolojik sebebi.Kafam yerinde,uçmadım seni anlayabiliyorum.

2.si aynı sahnede kafası binbeşyüz olan Zekinin çayı döktükten sonra ki tripleri.

İzlediyseniz ya da izlerseniz anlatmak istediklerimi daha net anlarsınız.Ammavelakin inanılmaz sahici olmuş bu iki ufak ayrıntı.Bu ayrıntı için yönetmen Derviş Zaim ya da sahne oyuncuları Tuncer Kurtiz (Reis) ya da Ahmet Çadırcı ( Zeki) ya da her kimse önünde eğiliyorum.Çok saygıdeğer bir nokta yakalamışlar.
Alınlarından , ellerinden , ayaklarından , böbreklerinden , dalaklarından nerelerinden yakalarsam öpmek istiyorum.

Öyle. :)


Ah Mahsun canım Mahsun...

100


Kemal Sunal'ın 100 numaralı adam filmini bilirsiniz.İsmen hatırlayamasanız bile izlemişsinizdir.Hani yüzlerce işe girip hiç birinde başarılı olamayan.Kardeşlerinin sigara paketlerini yürüten.Tesadüfi bir şekilde ülkenin 1 numaralı reklam yüzü olan adam.100 numaralı adam.


Kemal Sunal , bu filmde iyidir.İyi bir adamdır ama bir türlü olmaz hiç bir yerde dikiş tutturamaz.

Mesela filmin başladığı , kahvede çalışırken ki durumu.Buradan sürekli tepsiden çayları dökmesi yüzünden kovulur.Tam üç kere onlarca çayı döker.

1. döküşünde başkasının etkisiyle
2.döküşünde kendi yüzünden
3.döküşünde kimseyi rahatsız etmemek adına uğraşırken döker.

Burdan bir benzerlik geldi aklıma.Hayatın istemediği adamlar gibi.Önce kırılırlar.Sonra nasılsa istenmiyoruz psikolojisiyle işleri iyice bok ederler.En sonunda bir mahcubiyet taşıyarak kimseye dokunmadan tekrar bişeyleri uçundan yakalamaya çalışırlar.Ama yinede çaylar dökülür.Ama Kemal Sunal bu filmde son derece iyi yürekli bir adamdır.Ama çaylar dökülür.

Acaba filmi çekenler çaktırmadan böyle bir mesaj vermek istediler mi ya da ben mi böyle bir mesaj çıkardım bilmiyorum...

Herneyse seni kaybedişimizin yıldönümü olan bu günlerde seni çok sevdik biz galiba.
Güzel İnsan İnek Şaban


3 Temmuz 2009 Cuma

Hayat




Kişinin 2 fotografı arasında ki tek fark : Hayat.


26 Haziran 2009 Cuma

Brooks


Dışarda herşeyin ne kadar hızlı olduğunu anlatmam mümkün değil millet.Küçükken bir otomobil görmüştüm.Ama onlar artık heryerdeler.Dünya gerçekten çok aceleyle hareket ediyor.Şartlı tahliye memurları beni bu eve soktu.Bide markette iş verdiler.Zor bi iş değil ama çoğu zaman ellerim acıyor.Mağaza müdürünün benden hoşlandığı sanmıyorum.İşten sonra bazen parka gidip kuşlara yem veriyorum.Belki Jack gelip beni bulabilir diye düşünüyorum.Ama gelmiyor.Nerde olursa olsun umarım iyidir ve yeni arkadaşlar ediniyordur.Geceleri uyumakta güçlük çekiyorum.Sanki düşüyormuşum gibi kötü rüyalar görüyorum.Korkuyla uyanıyorum.Bazen nerde olduğumu hatırlamam bir süre alıyor.Belkide bir silah alıp birini vurmalıyım.O zaman beni eve gönderebilirler.Müdürü vurabilirim bi tür kazanç olur.Sanırım bu saçmalıklar için biraz fazla yaşlıyım.Burayı sevmiyorum.Sürekli korkmaktan yoruldum.Kalmamaya karar verdim.Sanırım benim gibi yaşlı bir hırsız için çok üzülmezler.Hiç gücüm kalmadı.


19 Haziran 2009 Cuma

Doğar-Büyür-Kokar


İnsanlarda alt metin çok önemli.
Yani onların bize vermek istedikleri mesajlar değilde bizim burnumuzun onlardan aldığı kokulardan bahsediyorum.

Bu alt metin doğuştan getirilen bir şey değil.Hayat imzalı bir dolma kalem çalışması.

Düşünün, bebekler ne güzel kokarlar.Bu bir parfümün kokusu değil özün kokusudur.Dini kitaplardada bebekler günahsız,saf olarak anlatılır.
İnsan büyüdükçe bu kokusu yani alt metni giderek kötü kokular yaymaya başlarlar.İşte parfümler bunun için gereklidir.Robot resmi çizilmiş bir katilin estetik ameliyatla yüzünü değiştirmeye çalışması gibi.